Turlar ve Geziler

Küre Dağlarında Hazan Mevsimi

Küre Dağlarında  Hazan Mevsimi

Küre Dağlarında Hazan Mevsimi

Kastamonu’nun kuzey batısında yer alan Küre Dağları ülkemizin yüksek dağlarının, en gür ormanlarının ve en derin vadilerinin bulunduğu ilginç bir saha.

Küre Dağları farklı özellikleriyle ve güzellikleriyle adeta bir masal diyarı …

Küre Dağları’nın bir kısmı 2000 yılından itibaren milli park ilan edilmiş. Cide, Azdavay, Pınarbaşı ilçelerimiz ile Bartın ilinin doğu bölümü arasında kalan bölge; Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından dünyada korunması öncelikli bölgelerden birisi olarak ilan edilmiş durumda. 

Büyük bir göç için hazırlık yapan yapraklar, esen poyrazla tutundukları dallardan bir bir kopup ormanın içine doğru savruluveriyor. Yere düşen binlerce yaprağa basıp doğa içinde patika yollardan yürüyüş yapmak insana çok farklı duygular yaşatıyor. Yemyeşil otlar, çiçekler börtü böcek çoktan hazan vurmuş sararıp solmuşlar. 

Havalar soğudukça, kavruk gece soğukları ve sabah kırağısı arttıkça düşen yaprakların sayısı her geçen gün çoğalacak. Karın kışın bastırmasıyla ağaçlar yeni bir şekle bürünecek ve bembeyaz elbiseleriyle baharın gelmesini bekleyecekler.

Yüzlerce bitki, ağaç ve hayvan türüne ev sahipliği yapan yörenin her mevsimi ayrı bir güzellik sunuyor çevresine. Fakat sonbahar bir başka doyumsuz, tabiat renk cümbüşüne dönüşmüş adeta.

Dört mevsimi ayrı bir güzellik arz eden renkler, özellikle yöreye has kadın kıyafetlerinde kendini  gösteriyor. Özellikle sarı ve kahverenginin renk tonları yöreye has entari, kuşak ve başlıklarda kendini belli ediyor. Giysilere hazan mevsimi renkleri hakim.

Alan içerisinde yer alan Devrekâni, Şehriban, Aydos, Ulus, Arıt, Yançatı çayları üzerinde çok sayıda kanyon, şelale, boğaz, mağara ve düdenler var.

Özellikle Ilgarini ve Medil Mağaraları, Horma, Çatak  kanyonu ve Valla Kanyonları, Ilıca ve Saray Şelaleleri bölgenin en çok turist çeken yerleri. Ayrıca termik santral yapımı dolayısıyla adından son zamanlarda çokça söz ettiren Cide Loç Kanyonu...

Alan içerisinde yer alan köyler yıllardır büyük şehirlere özellikle de İstanbul’a çok büyük göç veriyor. Köylerde yaşlı nüfus oldukça fazla. Çoğu köyler çocuk sesine hasret. Yalnız o çocukları köy sakinleri gurbetten geldikleri bayram günlerinde görebiliyorlar.

Anadoluya özgü ahşap yapılı köy evleri insanı büyülüyor. Son zamanlarda beton, çimento, tuğla, demir ve sacın tehdidi altında. Yöreye özgü ahşap evler mutlaka koruma altına alınmalı, ev sahipleri desteklenip özendirilmeli diye düşünmeden edemiyor insan. Köy değirmenlerinin büyük bir kısmı işlerliğini günümüzde kaybetmiş, yıkılıp harap olmuşlar.

Çok önemli bir kültürel miras olan bu yapıların hiç olmazsa birkaç tanesinin çalıştırılmasını ve bu geleneksel mimari yapıların gelecek kuşaklara aktarılmasını arzu ediyor gönül.

Pınarbaşı-Azdavay ve Daday arasında ki bir zamanların yol durakları hanların ne yazık ki sadece ismi ulaşmış günümüze. İstanbul’dan dönüp eski baba ocaklarını yeniden yaptıran yaz mevsiminde köy evlerinde kalan gurbetçiler bugünlerde yeniden büyük şehrin yollarına düşmüş durumdalar. İlerlemiş yaşlarında soğuk kış günlerinde oralarda kalmak istemiyorlar.

Yöredeki köylüler bir taraftan kışlıklarını hazırlarken iyice soğuyan havalar karşısında sobalar yakılmaya başlanmış bacalardan dalga dalga dumanlar yükseliyor. Soba üstünde, ocakta közlenen yemeği, kızartması, turşusu, sotesi ve konservesi yapılan mantarların özellikle de kanlıca mantarının pazarda, sofralarda bu sene eksikliği hissediliyor.

Yöre her yönüyle değerlendirmesi gereken bir hazine...

En kısa sürede gezip görmeye, yöresel tatlara bakıp doğal güzellikleri yeniden keşfetmeye ne dersiniz?

Önerilen Yazılar

>>> Kastamonu'da Gezilecek Yerler

>>> Kastamonuda Yöresel Lezzetler

>>> Bartın Kalınacak Yerler 

>>> Karabük Gezilecek Yerler

>>> Safranbolu Gezilecek Yerler

Sosyal Medya Hesaplarımız

  

Yorum Yap